Aile şirketleri kurumsallaşma
çabasındayken, çoktan kurumsallaşmış çokuluslu şirketler de kendilerini ‘biz
bir aileyiz’ diye tanıtıp “aile gibi” olmaya çalışıyorlar. Aile ve kurum
arasındaki ilişki ‘ne senle ne sensiz’ bir seyir izlediğinde, sadece kağıt üzerinde
kalmaya mahkum fabrikasyon çözümlerin ötesine geçmek nasıl mümkün olur? Aile
şirketlerinin (aile şirketi olmayan kaç şirket var?) anlaşılmasında psikoloji
ve beyin bilimleri alanında üretilen bilgiler bir işe yarayabilir mi?
Tarihsel gerekçe. Altı yıl kadar önce aile şirketlerine dönük bir
kurumsallaşma kursuna katkıda bulunmam için davet aldığımda ‘iş dünyasından pek
anlamam, şirketlere ben ne katabilirim ki?’ diye düşünerek, açıkçası biraz da
hatır için, ilk toplantının yapılacağı Ege kentine gitmiştim. Gidiş o gidiş
oldu. Hem katılımcı şirket-ailelerin tartışmaya hararetle açtıkları konular,
hem de meselelere sezgisel-psikolojik bakış açıları beni köklü biçimde
etkiledi. Sonraki yıllarda her boydan aile/şirkete çok sayıda sunum yaptım.
Gördüğüm şu: aileyle mevcut ve önceki bağlarımız işimizi nasıl yaptığımızı
belirliyor. Hele iş bir aile işiyse bu etki çok daha güçlü. Çocukluk (bir yaş
dönemi olarak) bitse de, evlat olma hali (birisinin çocuğu olmak) hayat boyu
devam ediyor. Kuşak farkları, devir-teslim, ortaklık ve paylaşma, kritik karar
alma/alamama, kardeş çekişmesi ve aile/şirket içi güç mücadelesi gibi şirketsel durumları anlamak için, hele
ülkemizde, aileyi anlamak şart. Beynimizin yapısının genlerini bize biyolojik
olarak veren, beyin-zihin sisteminin nasıl işletileceğini oluşturduğu ilişki ve
iletişim kültürü ile belirleyen aile hayatımızın göbeğinde.
Aile çok eskidir. Ailenin
kurum olarak varlığı, ailenin kendisi,
ailenin kurduğu aile işletmesinden daha köklüdür. Sosyal dokunun
çok eski ve yerleşik parçası olan aile bir tarafta, son birkaç yüzyılın
ortaya çıkarttığı bir kurum olan şirket diğer tarafta... Aileye ilişkin
duygularımız, bağlılıklarımız, alışkanlıklarımız o kadar eskidir ki, hayatımızı
neredeyse otomatik denebilecek derecede kendiliğinden ve derinden etkilerler.
Aile şirket kurduğunda.
Bir aile, aile olmanın yanısıra bir sınai ya da ticari kurum oluşturduğunda,
ailenin kendi önceliklerini eskisi kadar ön planda tutmakta ve aile
yapısını korumakta zorlanmaya başlayabilir.. Aileye ait şirketler kurumsallaşırken,
eski ve doğal olanın ( alışkanlığın ve duygunun) ağır basmaması için fazladan
gayret göstermek gerekir. Kurumsallaşma kavramları, biraz da, bu gayretin
sistematikleşmesi olarak görülebilir.
Bazı aileler çoktandır aile olmuşlardır. Aile
kimliğini oluşturmuş ve yerleştirmiş bir aile için, kurumsallık başlangıçta pek pürüz çıkarmaz.
Başlangıçtaki aile, ve kurduğu şirket, büyümeye başlayıp ilişkiler çapraşıklaşmaya,
dışarıdan aileye katılanların sayısı artmaya, ailenin kan bağı ile bağlı
üyelerinin sayısı çoğalmaya başladıkça, başlangıçtaki
aileye ilişkin kurumsal ilkeler yeni duruma yetmemeye başlar.
Beyindeki ‘tepe yönetici’niz
aile işlerinden anlamayabilir. Duygusal bağımız olmayan bir kimse hakkında
karar verirken, beynimizin rasyonel ve mantıklı Dorsolateral prefrontal
bölgesi mükemmel çalışır (bu alana beyindeki tepe yöneticisi diyelim).
Ama, kendimizle ya da ailemizden birisi hakkında aynı tip bir kararı verirken
duygusallık ve alışkanlıklarla ilgili, içimizden gelen diye
tanımladığımız ne varsa, onun kaynağı sayılan Ventromedial alan o kadar
aktifleşir ki, diğer (düşünce/mantık ağırlıklı) bölgenin aktivitesini bozar. Dolayısıyla, kendimizle ve yakınlarımızla
(ailemizle) ilgili rasyonel bir karar vermeye beynimiz pek elvermez.
Aile kalmak, şirket olmak. Aile, işler kendi haline bırakıldığında, duyguların
katıksız etkisine giren bir sosyal birimdir. O duyguların katıksız etkisini
azaltmak, kendimize bir çeki düzen vermek için, bazen“ dışarıdan, bir
yabancıya“ ihtiyaç duyarız. Duygusal ilişkinin dışına çıkabilmek, ya da hiç
girmemiş olmak, karar mekanizmasının iyi işlemesi açısından önem taşır.
“Profesyonel” yöneticiler ve İK uzmanları, bu rasyonel karar gereksinimini
karşılamaya yönelik, aileden olmayan, ve olmaya da niyetli olmayan, kişilerdir.
Aile olmaktan vazgeçmeksizin, aile kalarak şirket olmanın yollarını bulmak için
bu işbirliği iyi bir başlangıç sayılabilir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder